yol geçti
-
Kamulaştırılan malınız fırsat olabilir
- 8 Ağustos 2023
- Yayınlayan: icshukuk
- Kategori: Gayrimenkul
Yorum yapılmamış
Kamulaştırılan malınız fırsat olabilir
- 8 Ağustos 2023
- Yayınlayan: icshukuk
- Kategori: Gayrimenkul
Malı, mülkü olan çok sayıda vatandaş devlet kurumlarının çeşitli amaçlarla yaptığı kamulaştırmaya muhatap olabiliyor. Kamulaştırma süreci çoğu kişi için zor ve belirsizliklerle dolu oluyor. Kimi zaman düşük kamulaştırma bedelleriyle mülk sahipleri mağdur oluyor. Kimi zamanda uzun süre kamulaştırmadan haberdar olunamıyor. Bu konudaki haklarınızı öğrenmek için bir yazı hazırladık. Aşağıdaki satırlara bir gözatın çünkü maruz kaldığınız kamulaştırma sizin için fırsat sunuyor olabilir:
Kamulaştırmasız El Atma Nedir?
İdarenin hukuki bir kamulaştırma muamelesi tesis etmeden veya kamulaştırma işlemine başlayıp işlemi tamamlamadan taşınmaz mahiyetindeki özel bir mülke fiili olarak el atmasıdır. Aynı şekilde; 2942 sayılı Kanunun mülga 38. maddesi ve
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları doğrultusunda doktrinde yapılan tanıma göre kamulaştırmasız el atma; idarelerin kamulaştırma işlemi yapmaksızın veya kamulaştırma işlemlerini tamamlamaksızın özel mülkiyete tabi bir taşınmaza fiilen ve
sürekli olarak el koymasına veya üzerine bir tesis yapmasına ya da imar planlarında taşınmazı kamu yararına tahsis etmesi neticesinde mülkiyet hakkının kullanılmasına engel olmasına denmektedir.
Kamulaştırmasız El Atmanın İki Türü Vardır;
Fiili El Atma
İdarenin taşınmaz mahiyetindeki (arsa, tarla, bağ, bahçe vb.) özel mülkiyeti kamulaştırma usullerini uygulamaksızın “kısmen veya tamamen” fiilen kamu yararı gerekçesiyle / kamuya tahsis etmek suretiyle malikinden “satın almaksızın” ve “ödeme yapmaksızın” zilyetliğine geçirmesi ve el koymasıdır.
Bir yol yapımı sonrası tapu kayıtları ve özel mülkiyet dikkate alınmaksızın yolun özel mülk olan taşınmaz vasfındaki tarlanın bir kısmından geçirilmesi bu durumun tipik bir örneğidir.
Hukuki El Atma
Yukarıda da kısaca ifade ettiğimiz üzere kamulaştırmasız hukuki el atma; idarenin kamu yararı gerekçesiyle taşınmaz mahiyetindeki özel mülkiyet konusu alanın imar planında yapılan değişiklik suretiyle taşınmaz malikinin mülkiyet hakkı gereği kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma haklarının hukuki olarak engellenmesidir.
Kamulaştırmasız El Atma Hallerinde Neler Yapılabilir?
Kamulaştırmasız el atma ile mülkiyet hakkı ihlal edilmiş malik idareye karşı çeşitli davalar açma imkanına sahiptir.
Kamulaştırmasız El Atmaya konu taşınmazın maliki;
- Adli yargıda el atmanın önlenmesi,
- Kamulaştırmasız el atma
- Ecrimisil davaları
- İdari yargıda tam yargı davası açma hakkına sahiptir.
- Ayrıca mülkiyet hakkının kısıtlanması idarenin yaptığı imar planlarından kaynaklanıyorsa, malik idari yargıda imar planının iptali davası da açabilir.
- Kamulaştırmasız El Atma Davaları Hangi Mahkemelerde Görülür?
- Görevli Mahkeme Hangisidir, Dava Zamanaşımı Süreleri Nedir?
- Mahkemeler Arası Uyuşmazlık Çıkması Halinde Kesin Yetkili Mahkeme var Mıdır?
(Kamulaştırmasız fiili el atmalara karşı dava açmak için; beklemek gereken bir süre olmadığı gibi davanın açılabileceği azami bir süre de belirlenmemiş ve hak kaybına yol açabilecek bir zamanaşımı süresi düzenlenmemiştir.)lelim İlknur Hanım Bizim kanaatimizce kamulaştırmasız el atma davasını karma nitelikli bir dava olarak kabul etmek hukuk mantığına daha uygundur. Kamulaştırmasız el atma davası ile malik mülkiyet hakkının devri karşılığında bedelin tahsilini talep ettiği için bu
dava ayni bir davadır. Ayni bir dava olması sebebiyle de zamanaşımı süresine tabi değildir. Yargıtay’a göre kamulaştırmasız el atma davası aynı zamanda bir eda davasıdır47. Yargıtay’ın 16.5.1956 gün ve 1/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile kamulaştırmasız el atmaya karşı, malike, el atmanın önlenmesi veya kamulaştırmasız el atma davası açma konusunda
bir seçimlik hak tanınmıştır. Kamulaştırmasız el atma davası açıldığında malik malın mülkiyetini devretmeyi kabul ederek malın dava tarihindeki bedelini talep etmiş olmaktadır. Malike ödenecek bedel tespit edilirken, taşınmaz malın el atma günündeki nitelikleri dikkate alınarak dava tarihindeki değerin ödenmesine hükmedilmesi gerekir. Yargıtay uygulaması
da bu şekildedir. Kamulaştırmasız el atma davası ile birlikte ecrimisil talebinde de bulunulabilir. Yargıtay’ın ecrimisil talebinde üst sınır olarak kabul ettiği tam gelir yoksunluğunu aşan bir zararın olması durumunda, bu zararların da haksız fiil hükümlerine göre ayrıca tazmini mümkün olabilmelidir. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun geçici 6. maddesinde,
1956 ile 1983 yılları arasında hükme bağlanmamış kamulaştırmasız el atma uyuşmazlıklarının bu madde hükümlerine göre çözümleneceği düzenlenmiştir. Hatta, kamulaştırmasız el atma davası ile bu maddenin 6. fıkrasında düzenlenen bedel tespit davasının ayrı davalar olduğunu ve bedel tespit davası açılması gereken durumlarda kamulaştırmasız el atma davasının açılamayacağını savunmaktadır. Ancak maddenin başlığında bedel tespit davası denilmiş olsa da maddenin içeriğinde 1956 ile 1983 yılları arasındaki uyuşmazlıklara ilişkin kamulaştırmasız el atma davasının açılma şartları düzenlenmiştir. Nitekim uygulamada da bu madde sadece belirtilen tarihler arasındaki uyuşmazlıklarda değil, bütün kamulaştırmasız el atma davalarında uygulanmaktadır. Geçici 6. madde kapsamında açılacak olan bedel tespit davalarında aynı maddenin 1. fıkrası gereği dava açmadan önce uzlaşma usulüne başvurulması dava şartıdır. Uzlaşma usulünün dava şartı olarak düzenlendiği bu hükmün iptal edilmesi için Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmuş, fakat Mahkeme iptal talebinin reddine karar vermiştir56. Bu karar ile birlikte değerlendirildiğinde, 1956 ile 1983 yılları arasında gerçekleşen kamulaştırmasız el atmalar için öncelikle idareye başvuru yapılmasının dava şartı olması gerekir. Uzlaşmanın içeriği, maddenin 3. fıkrasında düzenlenmiştir. Buna göre uzlaşma, “idareye ait taşınmazın trampası, idareye ait taşınmaz üzerinde sınırlı ayni hak tanınması veya imar mevzuatı çerçevesinde başka bir yerde imar hakkı kullandırılması suretiyle veya bunların mümkün olmaması halinde nakdi bedel üzerinden yapılabilir”. Kamulaştırmasız el atma davası, esas olarak taşınmazın maliki veya mirasçıları tarafından açılabilir. Tapusuz taşınmaz üzerinde kazandırıcı zamanaşımı yoluyla mülkiyeti kazandığını ispat eden zilyet de bu davayı açabilmelidir. Davalı ise taşınmaza daha önce el atan idare başka olsa da, davanın açıldığı tarihte taşınmazı kullanan ve ondan yararlanan idare olmalıdır58. Yargıtay’ın uygulaması da bu doğrultudadır. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun geçici 6. maddesinde, aynı kanunun iptal edilen 38. maddesi uygulaması gereği dava haklarını 20 yıllık hak düşürücü süre sebebiyle kaybeden kişiler açısından geçmişe dönük bir düzenleme yapılmıştır. Buna göre 1956 ile 1983 yılları arasında taşınmazına kamulaştırmasız el atılmış ve bu konuda bir yargı kararı alınmamış uyuşmazlıklar geçici 6. maddeye göre çözümlenecektir. Bu madde ile maliklere belli haklar tanınmıştır. Ancak aynı maddenin 1. fıkrasına göre, bu maddeden kaynaklanan davalar bakımından öncelikle uzlaşma usulünün uygulanması dava şartıdır. Bu düzenlemenin iptali için
Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunulmuştur. Ancak Anayasa Mahkemesi uzlaşma usulünün bu madde kapsamındaki davalar bakımından dava şartı olarak düzenlenmesini Anayasa’ya aykırı bulmayarak iptal talebini reddetmiştir.
2010 yılı YHGK sonrasında, kamulaştırmasız el atmadan doğan tazminat davalarında görevli mahkeme hususunda incelenmesi gereken önemli Uyuşmazlık Mahkemesi kararları vardır. Bunlardan biri olan 11.3.2013 gün, E. 2012/313 ve K. 2013/326 sayılı kararında Uyuşmazlık Mahkemesi; “Belediyece …taşınmaza fiilen el atılarak bina inşa etmesi karşısında,
idarenin bu eyleminin kamulaştırmasız el atma niteliğini taşıdığı açıktır. İdarenin taşınmaza kamulaştırmasız el atmasından doğan zararın tazminine yönelik bulunan davanın haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümlenmesi gerekir.” demek suretiyle fiili el atmadan doğan davaların adli yargıda görüleceğine hükmetmiştir.
Mahkeme 24.12.2012 gün, E.2012/615 ve K.2012/485 sayılı bir başka kararında ise “İmar planının uygulanması sonucu, uyuşmazlığa konu parselin imar planında sağlık alanında kaldığı, taşınmaza idarece fiilen el atılmadığı, …imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.” demekle imar kısıtlılığından doğan tazminat talepli davaların idari yargıda görüleceğine hükmetmiştir. Bu örneklerden yola çıkarak diyebilir ki; İdarenin fiili el atması bir idari işlem olarak değerlendirilmediği için Medeni Hukuk’taki anlamında bir haksız fiil kapsamında olduğu görüşü yargı kararlarında baskındır. Dolayısıyla Asliye Hukuk Mahkemeleri bu davada görevli mahkemelerdir.
Hukuki el atmada ise idarenin imar planı değişikliği gibi bir idari işlem olacağından bu işlemler idari yargının alanında girer ve hukuki el atma davalarında bu sebeple görevli mahkemeler İdare Mahkemeleridir. Yetki hususunda ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu gereği taşınmazın aynına ilişkin davalarda kesin yetki kuralı mevcut olup bu yetkili mahkeme adli ve idari yargı olup olmadığına bakılmaksızın taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir.
Kamulaştırmasız el atma davası hangi hallerde açılır?
Kamulaştırmasız el atma davası, kişiye ait gayrimenkulün idarece kamu hizmetinde kullanılmak amacıyla işgal edilmiş olması ve bu işgalin kanunda öngörülen usul ve esaslara uyularak tesis edilmiş bir kamulaştırma işlemine dayanmadan, bedelsiz şekilde gerçekleştirilmiş olması gerekmektedir.
Kamulaştırmasız El Atma Hallerinde Kimler Dava Açabilir?
Kamulaştırmasız el atma davasında esasen davacı, gayrimenkulüne haksız olarak el atılan kişi olarak davacı sıfatıyla açabileceği gibi eğer malik vefat etmiş ise mirasçıları da bu davayı açabilir.
SONUÇ
Ulusal ve uluslararası hukuk metinleri ile güvence altına alınmış olan ve en temel insan haklarından biri olarak kabul edilen mülkiyet hakkının sınırları ile kamu yararı gerekçesiyle mülkiyet hakkına yapılabilecek müdahalelerin usulü ve sınırları her zaman tartışma konusu olmaya devam etmektedir.
Kamulaştırmasız el atma dediğimiz olgu ise kamu yararı ile mülkiyet hakkı arasında kanuni düzenlemeler ile öngörülen dengenin uygulamada oluşan hukuka aykırılıklar nedeniyle bozulmasıdır. Kanuni metinlerin hukuka uygunluğu ne kadar önemli ise uygulayıcıların var olan kanuni düzenlemelere uygun davranması da o kadar önemlidir. Aksi halde kanun üzerinde en adaletli çözümleri kabul etmiş olsak da, bu adaleti tesis edebilmek adına hiçbir şey ifade etmez. Bu nedenle idarelerin işlem ve eylemlerinde kanuna uygun hareket etmeleri hayati öneme sahiptir. Uygulamada idare tarafından bütçe
yetersizlikleri veya imar problemleri gibi sebeplerle kamulaştırma usulü uygulanmaksızın özel mülkiyete müdahale edilmesi sonucu ortaya çıkan kanuna aykırılıklar mahkemeler eliyle düzeltilmeye çalışılmaktadır. Çalışmamızda da idarenin kamulaştırma yapmaksızın özel mülkiyete tabi bir taşınmaza hukuki veya fiili el atması sonucu başvurulabilecek hukuki yollar incelenmiştir.
Kamulaştırmasız el atmanın kanuni düzenlemelerden çok yargı kararları ile şekillenmesi sebebiyle, yargı içtihatlarıyla oluşan bazı düzenlemeler gözden kaçırılmış olabilir. Bu durum dahi, kamulaştırmasız el atma konusunda hukuki düzenleme ihtiyacını ortaya koymaktadır.
Son olarak diyebiliriz ki bu ele aldığımız konu, niteliği itibariyle iyi bir hukuki donanım gerektirdiği için bu ve benzer türde davalarınız için hak kaybına uğramamanız için ve uğramış olduğunuz mağduriyetin maddi ve manevi yönden tam karşılığını alabilmek için bu alanda İCS HUKUK’un deneyimli avukatlarıyla süreci yürütmeniz faydanıza olacaktır.